-
1 vakit kazanmak
v. gain time -
2 vakit kazanmak
to buy time -
3 vakit
(-in) hali vakti yerinde (jemand ist) wohlhabend;-erek vakit geçirmek die Zeit (damit) verbringen (zu + inf), sich (D) die Zeit vertreiben mit;vakit kazanmak Zeit gewinnen;vakit öldürmek fig die Zeit totschlagen;vakit vakit von Zeit zu Zeit;vakti geldi fig seine (letzte) Stunde hat geschlagen;vakti olmamak keine Zeit haben;vaktinde rechtzeitig, pünktlich;vaktiyle rechtzeitig; seinerzeit, damals;ne vakit? wann?;konj -diği, -eceği vakit wann; wenn; als;geldiği vakit söylerim wenn er kommt, sage ich es -
4 vakit
-
5 vakit
1. выпад. -ktiвре́мяvaktinde — во́время, своевре́менно
vaktiyle — когда́-то, не́когда
vaktini almak — а) занима́ть вре́мя, оторва́ть / отвле́чь, помеша́в де́лать что-л.; б) отнима́ть чьё-л. вре́мя
vakit dar — вре́мени ма́ло
vaktimiz dar — вре́мени у нас ма́ло
vakit geçirmek — быть за́нятым, занима́ть себя́ чем; проводи́ть вре́мя
vakit kazanmak — вы́играть вре́мя
vakit kaybetmeden — не теря́я вре́мени; неме́дленно
vakti olmak — име́ть вре́мя (что-л. сделать)
vaktimiz var — у нас есть вре́мя
vakti olmamak — не име́ть вре́мени
vaktim yok — а) мне не́когда; б) у меня́ нет вре́мени (что-л. сделать, встретиться с кем-л. и т. п.)
vakit saat aramamak — не обраща́ть никако́го внима́ния на вре́мя (будь то день, ночь и т. п.)
vaktimi şaşmamak — быть пунктуа́льным
her vakit — всегда́
hiç bir vakit — никогда́
o vakit — тогда́, в то вре́мя
yemek vakti — обе́денная пора́
2. выпад. -ktişimdi bunun vakti değil — сейча́с не вре́мя для э́того
с формами dık / acak передаёт придаточное предложение времениgeldiği vakit söylerim — когда́ он придёт, я скажу́
gideceğiniz vakti bana haber verin — уве́домьте меня́, когда́ пойдёте
••- vakti hâli yerindevakit nakittir — посл. вре́мя - де́ньги
- vaktler hayrolsun! -
6 vakit
,-kti 1. time. 2. the right time, the time (for doing something). 3. when: Refia geldiği vakit when Refia comes/when Refia came. -iyle 1. at the proper time, in due season, in time. 2. in the past, once, once upon a time. -ini almak /ın/ to take (someone´s) time. - dolmak for a given period of time to be up, come to an end. - geçirmek to pass the time, occupy oneself. -i gelmek /ın/ for (someone´s) hour of death to be at hand. -ler hayrolsun! Good day! - kaybetmeden without losing any time, promptly, at once. - kazanmak 1. to save time. 2. (for someone) to gain time. - nakittir. proverb Time is money. -i olmak to have enough time. -i olmamak not to have enough time. - öldürmek to kill time. -ini şaşmamak to be punctual. - vakit from time to time, at times. -ini yemek /ın/ to take (someone´s) time. -i yerinde well-off, well-fixed, economically comfortable. -
7 için
1) umvakit kazanmak \için um Zeit zu gewinnenniçin? — \için için! warum? — darum!2) (- den dolayı) weilhasta olduğu \için işe gitmedi weil er krank war, ging er nicht zur Arbeitonun \için ( bundan dolayı) deshalb, deswegen3) fürbenim/senin \için für mich/dich, meinetwegen/deinetwegen4) ( oranla)bu şapka senin \için büyük dieser Hut ist dir groß5) ( karşılık olarak) fürbir şişe bira \için für eine Flasche Bier6) ( süre) fürbirkaç gün \için geldim ich bin für einige Tage gekommen
См. также в других словарях:
vakit kazanmak — 1) bir şeye ayrılan süreyi azaltmak 2) karşı tarafı oyalayarak kendi hazırlanma süresini uzatmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
vakit — is., kti, Ar. vaḳt 1) Zaman Mevsim mütehayyil, vakit akşamdı Bebek te. Y. K. Beyatlı 2) Bir işe ayrılmış veya bir iş için alışılmış saatler Yemek vakti. Şimdi bunun vakti değil. 3) Çağ Vaktin bilginleri. 4) Belirlenmiş olan zaman Kâhya vakit… … Çağatay Osmanlı Sözlük
zaman kazanmak — vakit kazanmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
oyalamak — 1. i 1) Belirli bir süre birinin dikkat ve ilgisini başka bir şey üzerine çekmek, meşgul etmek Gazino varmış / Denize karşı / Beni oyalarmış / Dükkânlarıyla çarşı. B. Necatigil 2) Vakit kazanmak için aldatmak 3) Eğlendirmek, hoşça vakit geçirtmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
için — e. 1) Amacıyla, maksadıyla Ukalalık yapmamak için bütün gayretine rağmen yine de o düşündüğünü yapmıştı. S. F. Abasıyanık 2) Neden ve sonuç belirten bir söz Hastanın uykuda olduğunu söylemesi sırf vakit kazanmak içindi. R. N. Güntekin 3) dan /… … Çağatay Osmanlı Sözlük
zaman — is., Ar. zamān 1) Bir işin, bir oluşun içinde geçtiği, geçeceği veya geçmekte olduğu süre, vakit Zaman geçtikçe hafifleyecek yerde, daha ziyade ağırlaşan bir vicdan azabı duyarım. Ö. Seyfettin 2) Bu sürenin belirli bir parçası, vakit Efendiler,… … Çağatay Osmanlı Sözlük